DEŞARJ™ INTERNET EXPLORER İÇİN OPTİMİZE EDİLMİŞTİR | |||
OLAY RÖPÖRTAJ | |||
Home I Sözlük I Deşifre I Komplo I Panzehir I Video I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Üyelik I İletişim |
|||
|
|||
DEŞARJ™ Onursal Başkanı Sayın Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar'ın Görsel Değerlendirme ve Teşhis Videoları (2004) |
|||
RÖPÖRTAJ Ecnebi ve söze yerli Truva Atları ile birlikte İslamın ve Türk’lüğün en korkunç düşmanlarının 10 seneden daha uzun zamandır türlü yalan, dolan ve entrikalarla engellemeye çalıştığı son derece kritik ve stratejik içerikler, böylelikle Türkiye'nin en güzide inanç, iman, düşünce ve ülkü gazetelerinden biri olan Akit Gazetesi tarafından 27.10.2012 tarihinde Türk Kamuoyu'na "İçimizdeki İsrail 'e de One Minute Denmeli" Manşetiyle duyuruldu. Aynı tarihte Habervaktim İnternet Haber Sitesi de Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın F. Deniz Şar 'la yapılan bu önemli Röpörtajı ve Sayın F. Deniz Şar 'ın çarpıcı açıklamalarını Manşetten vererek, Vakit Gazetesi tarafından yayınlanan bu tarihi söyleşiyi internet ortamında yayınladı. |
|||
Kültürel Genetik™
Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu
Onursal
Başkanı Sayın F. Deniz Şar
Türkiye'nin
en güzide inanç, iman, düşünce ve ülkü gazetelerinden
biri olan Akit Gazetesi 'ne
22.08.2012 tarihinde Özel Röpörtaj vererek önemli
açıklamalarda bulundu. Aynı tarihte Habervaktim İnternet Haber Sitesi de Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın F. Deniz Şar 'la yapılan bu önemli Röpörtajı ve Sayın F. Deniz Şar 'ın çarpıcı açıklamalarını Manşetten vererek, Vakit Gazetesi tarafından yayınlanan bu tarihi söyleşiyi internet ortamında yayınladı. ... |
|||
Aşağıda, Babil Talmudu, Muharrif Tevrat, Kabbala, vs. gibi, din kisvesi altında yutturulmaya çalışılan ve son derece gizli tutulmaya çalışılan sozde ve muharrif ırkçı öğretilerin, dikkatimizi çekmesi ve tüm Türk ve İslam Alemi tarafindan dikkatle izlenerek, kendisine yapilan mutecaviz ve sureklilik arz eden bir saldırı olarak algılanması gerekir. Tüm yahudilere sözde din olarak çocukluktan itibaren öğretilen bu şeytani, mütecaviz, ırkçı ve insanlık dışı öğretiler, tüm Türk ve İslam Alemi için birer Milli Güvenlik Tehdidi ve Varoluş Meselesi olarak görülmek zorundadır. Çünkü sözde din olarak yutturulmaya çalışılan bu şeytani, muharrif, ırkcı ve insanlık düşmanı öğretiler, hem İslam, hem tüm Müminler, hem de Türklük ve sair Müslüman Kavimler'e karşı, günümüz dahil, binlerce yıldır sergilenen tüm hakaret, iğrençlik, entrika ve necis düşmanlıkların ana, temel ve derin kökenini oluşturmaktadır. Eğer ortada bir nefret unsuru varsa, bu iğrenç, ırkçı ve utanmaz öğretiler, bunları sözde din kisvesi altında öğretenler ve bu öğretinin gizli ve aleni mensuplarıdır konuşulması ve üstünde durulması gereken. Bunları açıklayan ve deşifre edenler değil. Kurdukları komplolarla bu şeytani, necis, ırkçı ve iğrenç öğretilerini, kafir olarak tanımlamamız gereken mensupları ile birlikte, anayasa ve sözde kanunların korumasi altına alarak, bir kez daha saklanmaya, gizlenmeye ve gerçekleri örtmeye calışmaktadırlar. Çıkartılmaya çalışılan yasanın esas amacı budur ve mutlaka önlenmesi gerekmektedir. |
|||
Ecnebi ve söze yerli Truva Atları ile birlikte İslamın ve Türk’lüğün en korkunç düşmanlarının 10 seneden daha uzun zamandır türlü yalan, dolan ve entrikalarla engellemeye çalıştığı son derece kritik ve stratejik içerikler, böylelikle bir kez daha Türkiye'nin en güzide inanç, iman, düşünce ve ülkü gazetelerinden biri olan Akit Gazetesi tarafından 09.10.2012 tarihinde Anasayfa ve 10.Sayfadan haberleştirilerek Türk Kamuoyu'na "Atatürk'e de Otopsi Yapılsın" ve "Zehirlendiği İddiaları Araştırılsın" Manşetleriyle duyuruldu. Aynı tarihte Habervaktim İnternet Haber Sitesi de Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın F. Deniz Şar 'la yapılan bu önemli Röpörtajı ve Sayın F. Deniz Şar 'ın çarpıcı açıklamalarını Manşetten vererek, Vakit Gazetesi tarafından yayınlanan bu tarihi söyleşiyi internet ortamında yayınladı. |
|||
10 10.10.2012 tarihinde, Türkiye'nin en güzide inanç, iman, düşünce ve ülkü gazetelerinden biri olan Akit Gazetesi, keza Manşetten bir devam haberi yayınlayarak, Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın F. Deniz Şar'ın, 1. Cumhurbaşkanı'na da Otopsi yapılması ile ilgili görüş ve taleplerine verilen desteği haberleştirdi.Aynı tarihte Habervaktim İnternet Haber Sitesi de Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın F. Deniz Şar'a verilen bu destek haberini de Manşetten vererek, Vakit Gazetesi tarafından yayınlanan içerikleri internet ortamında yayınladı. |
|||
AKİT GAZETESİ 'nden
Sayın Osman YİĞİT
'in 27.10.2012
tarihinde
Kültürel Genetik Araştırmaları™ Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Sayın Deniz Şar ile yaptığı OLAY RÖPÖRTAJ : " İÇİMİZDEKİ İSRAİL'e de ONE MINUTE DENİLMELİ "
AKİT
GAZETESİ 'nden Sayın Osman
YİĞİT 'in
27.10.2012
tarihinde
Kültürel Genetik
Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı |
|||
Bir süredir adına ‘Nefret Suçları’ denilen, bir kavram adı altında Türk Ceza Kanunu’na yeni hükümler sokulmaya çalışılıyor. Konu ile ilgili Kültürel Genetik Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Deniz Şar ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Çarpıcı değerlendirmeler ortaya koyan Şar, ‘nefret söylemi’ ve ‘nefret suçları’ kavramlarının zihinlere işlenmeye çalışılmasının uluslararası siyonizmin ve içimizdeki kollarının bir tuzağı olduğunu düşünüyor. Sorunuza cevap vermeden önce bu kavramı kullanarak gizlenmeye çalışan gizli, örtülü yapılara dikkat çekelim. Birtakım karanlık odaklar deşifre olmaya başladılar. En azından bu tehlikeyi benizlerinde ve derin kimliklerinde hissediyorlar. Bu bizim açımızdan hayra alamet bir gelişme. Her taşın altından çıkan sonucun adını koyalım; Beynelmilel Siyonizm ve içimizdeki Truva atları, ya da başka bir deyişle içimizdeki İsrail! Dünyanın birçok bölgelerinde deşifre edilme ve dökülüp yok olma yolunda ilerleyen Siyonizm, bir porno yönetmenine Hz. Peygamber ve İslam’a hakaret içerikli bir film sipariş edecek kadar seciyesiz, seviyesiz ve çaresiz düşmüştür. Nefret dalgası denilen ve birtakım yasalara zemin hazırlatılmak için bahane olarak kullanılan süreç bu takım girişimlerle sağlanmış oluyor. Dünyanın bir ucundan enjekte edilen bir mesajın sonucunu devşirmek Siyonizmin ve mason localarının binlerce yıllık yöntemlerindendir. Yani bu yeni falan da değildir. Daha önce Danimarkalı olduğu söylenen karikatüristin Yahudi olması bir tesadüf mü idi sizce? Peki Salman Rüşdi denen habis ruh sahibi yaratığın Yahudi olduğunu söylesem ? Bu saldırılar ve kurgular tesadüf değildir. Bir sonuca matuf planlı, titiz ve senkronize çalışmaların parçalarıdır. Binlerce yıldır yürütülen ve sürdürülen saldırıların devamı olarak değerlendirilmelidir bu günkü siyonizmin operasyonları. Biz bu çabaların bizim Meclis’imizce onların istediği doğrultuda bir sonuca bağlanmasını istemiyoruz. |
|||
Türkiye'de Nefret Söylemimi? Güldürmeyin Beni!
Türkiye'de Ancak ve Olsa Olsa İslam'a, Türk'lüğe ve Türkiye'ye Hakaret ve İhanet Yasası Çıkartılabilinmelidir Türkiye'de Türkler ve Müslüman'lar Her Türlü Nefret, Söylem ve Uygulamasının Hedefidir, Ne Kaynağı, Ne de Sebebi Anlaşılan Siyonizm'in ve Sözde Yerli Truva Atlarının La Fontaine'den Masalları Haddini Aşarak ve Meclisi de Kuşatarak Devam Etmektedir • F. Deniz Şar, 07 Ekim 2012 • |
|||
Türkiye'de nefret söylemi mi? Güldürmeyin Beni! Türkiye'de ancak ve olsa olsa İslam'a, Türk'lüğe ve Türkiye'ye hakaret ve ihanet yasası çıkarılabilinmelidir. Türkiye'de Türkler ve Müslüman'lar her türlü nefret, söylem ve uygulamasının hedefidir, ne kaynağı, ne de sebebi. Anlaşılan Siyonizm'in ve sözde yerli Truva Atlarının La Fontaine'den Masalları haddini aşarak ve meclisi de kuşatarak devam etmektedir ve esasen artık bunun gülünecek bir tarafı da kalmamıştır. [1,2,3,4,5,6,7] Aşağıda, Babil Talmudu, Muharrif Tevrat, Kabbala, vs. gibi, din kisvesi altında yutturulmaya çalışılan ve son derece gizli tutulmaya çalışılan sozde ve muharrif ırkçı öğretilerin, dikkatimizi çekmesi ve tüm Türk ve İslam Alemi tarafindan dikkatle izlenerek, kendisine yapilan mutecaviz ve sureklilik arz eden bir saldırı olarak algılanması gerekir. Tüm yahudilere sözde din olarak çocukluktan itibaren öğretilen bu şeytani, mütecaviz, ırkçı ve insanlık dışı bu öğretiler, tüm Türk ve İslam Alemi için birer Milli Güvenlik Tehdidi ve Varoluş Meselesi olarak görülmek zorundadır. Çünkü sözde din olarak yutturulmaya çalışılan bu şeytani, muharrif, ırkcı ve insanlık düşmanı öğretiler, hem İslam, hem tüm Müminler, hem de Türklük ve sair Müslüman Kavimler'e karşı, günümüz dahil, binlerce yıldır sergilenen tüm hakaret, iğrençlik, entrika ve necis düşmanlıkların ana, temel ve derin kökenini oluşturmaktadır. Eger ortada bir nefret unsuru varsa, bu iğrenç, ırkçı ve utanmaz öğretiler, bunları sözde din kisvesi altında öğretenler ve bu öğretinin gizli ve aleni mensuplarıdır konusulması ve üstünde durulması gereken. Bunlari açıklayan ve deşifre edenler değil. Kurdukları komplolarla bu şeytani, necis, ırkçı ve iğrenç öğretilerini, kafir olarak tanımlamamız gereken mensupları ile birlikte, anayasa ve sözde kanunların korumasi altına alarak, bir kez daha saklanmaya, gizlenmeye ve gerçekleri örtmeye calışmaktadırlar. Çıkartılmaya çalışılan yasanın esas amacı budur ve mutlaka önlenmesi gerekmektedir. |
|||
|
|||
DEŞARJ™ Onursal Başkanı Sayın Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar'ın Görsel Değerlendirme ve Teşhis Videoları (2004) |
|||
|
|||
Akvaryumlar, Balıklar ve İnsanlar Üzerine Kültürel Genetik™, Kültürel Genetik Genel Teorisi™ ve Müesses Nizamın Kısa Bir Tahlili • F. Deniz Şar, 9 Ekim 2008 • |
|||
Müesses nizamın doğru ve genel geçerli olduğu vehmedilen alışılagelmiş kategorileri nezdinde yaklaşıldığında, toplumların yönetilebilmesi için birer akvaryum tarzında şekillendirilmesi ve yapılandırılması gereğine inanılması gerekir. Bu, toplumları oluşturan tüm yapılar için de böyledir. Bir akvaryum düşünün: İçinde yaşayan ve orada yaşamaları istenen balıklar, esasen bir akvaryumda yaşadıklarını bilmezler. Bunu bilmezler, bilemezler, anlayamazlar ve algılayamazlar. Bu suretle, tamamen başkaları tarafından tasarlanan, başkaları tarafından hazırlanan, yaşam imkanları tamamen başkaları tarafından tedarik edilen bu suni yapıda yaşamlarını sürdürmeye devam ederler.Onlardan beklenen tek şey, minimum yaşam imkanları tamamen başkaları tarafından ve suni olarak hazır tutulan bu ortamda, gerekli havayı, suyu ve besini, herhangi bir bilgiye, bilinçlenmeye, anlayışa ya da algılamaya dönüştürmeden, tüketmeye devam etmeleridir. Bu onları yönetilebilir yapar. Yani, itaatkar. Toplumların ya da toplumsal yapıların bu tarz birer akvaryum niteliğinde oluşturulabilmesi ya da inşa edilebilmesi için, o toplumları ya da toplumsal yapıları oluşturan bireylerin zihinsel özelliklerinin ve zihniyetlerinin de aynı prensipler nezdinde şekillendirilmesi, daha sonra da içlerine yerleştirildikleri akvaryum ya da akvaryumların varlığını, dokusunu ve sınırlarını sorgulamayacakları tarz, doğrultu ve yoğunlukta meşgul edilmeleri gerekir. |
|||
On
Frames and Frameshifts
or Who Framed Roger Rabbit ?
Ayna Ayna Söyle Bana • F. Deniz Şar, 1 Şubat 2008 • |
|||
Çağdışı Bir İşkence Devletinden Adliye ve Adaletsizlik
Tezahürleri ya da Bir Suç Örgütü Şemsiyesi Olarak Ankara Adliyesi ve
Sözde Yargı Müessesesi Gizli Yahudi Hakim Vakaları ve Adalet Bakanlığı Bürokratları Tarafından Korunan Bir Suç Örgütü Şemsiyesi Olarak Ankara Adliyesi
Yüzlerce Yıllık, Sabetaycı, Dönme Takiyyecisi, Gizli Yahudi ve
Masonik Çete |
|||
Türkiye'nin başkenti Ankara'nın göbeğinde uzunca bir zamandır karşı karşıya kaldığımız mütekerrir ve aleni insan hakları ihlalleri dolayısıyla tüm düşünebilen dünya kamu oyuna duyurmak zorunda kaldığımız son resmi şikayet yazımızın kaleme alındığı ve Adalet Bakanlı'ğına sevk edildiği tarih 1 Şubat 2007'dir. O tarihten beri, içeriğine pek vakıf olmadığımız ve yavaşlığı dolayısı ile de ancak sözde olması gayet muhtemel bir garip soruşturma güya devam etmektedir. Görüldüğü gibi, uzunca zamandır, gün be gün ve bizzat devlet eli ile alenen yok edilmeye çalışılan ülkemizde yanlızca adaletin kendisi değil, aynı zamanda ekonomisi de yoktur. Dolayısı ile Türkiye hiç bir surette bir hukuk devleti değildir ve bu bizim gibi vatanseverler için düzeltmek istediğimiz bir utanç vesilesidir. Özellikle ceza mahkemelerinde olmak üzere, kasıtlı olarak yanlış ve eksik tutulan tutanaklar, gizli yahudi bazı ceza hakimlerin usulsüzlükleri ve hakaretleri ile ilgili olarak tarafımıza birer suç üstü delili niteliğinde iletilen kesintisiz ses kayıtları şikayetlerimizle birlikte Adalet Bakanlı'ğına iletilmesine rağmen bir devlet görevlisi olarak, devlet adına hakimlik görevi ikame ettiği söylenen bazı şahıslar, Adalet Bakanlığı tarafından derhal görevden el çektirilmemiş ve dolayısı ile, kendilerinin adliyedeki türdeş, arkadaş, yandaş ve yoldaşları ile birlikte ve dahi onların emniyet ve istihbarattaki malum uzantılarına da rol, görev ve talimatlar yağdırarak, tarafımıza, kurumlarımıza, kişilik haklarımıza, yurt içindeki ve yurt dışındaki iş ve girişimlerimize ve elbetteki en doğal insan haklarımıza tecavüz etmeyi ve zarar vermeyi sürdürmüştür. |
|||
11 Eylül Balonunun Sürdürülebilmesi Operasyonları: Sahte Ladin
Kaseti Gölgesinde Bombalama veya Düzmece Bomba Yakalatma
Operasyonları Komedisi |
|||
11 Eylül saldırısı ile ilgili balonun güya yıldönümü bugün. 11 Eylül'ün, Hollywood senaryolarına dahi taş çıkartacak bir balon olduğu, kafası işleyen ve okuma yazma bilen herkesin matematik bir kesinlikle bildiği bir gerçek artık. Bu balonun detaylarını hala bilmeyenler varsa, burada söylediklerimizden hala kuşku duyanlar gerçekten varsa, gidip hemen okuma yazma öğrensinler, ya da behemehal, önlerindeki, ya da evlerindeki televizyonları kapatarak, kendilerini, Ulusal ve Uluslarası Siyonizmin tekelindeki bu kıytırık sistem ile yaşadıkları, mazoşist nitelikler arz eden, psikotik, boynu tasmalı kölelik ilişkisinden, düşünebilen, özgür birer birey olmaya doğru azad etsinler. O saçma sapan desinformasyon ve zihinsel kirletme kutusunun düğmesine basıp da, karşılarındaki aptal ve ama bir o kadar da boyalı kutu ekranının karardığını gördükleri an, muhtemelen çok uzun ve zahmetli yıllar sürecek olan kişisel aydınlanmalarının da başlangıç düğmesine basmış, kendi düşünsel ve bireysel özgürleşmelerine start ve fırsat vermiş olacaklardır. 11 Eylül balonu, senaryosu Uluslarası Siyonizmin kıçına piramit batasıca malum amcaları tarafından yazılmış, tarihin en utanmaz ve en cüretkar yalanlarından biridir ve görünmemek umuduyla başını kuma gömen devekuşu misali, aklı sıra hala gerçeğin ortaya çıkmadığını zannederek, devam ettirdiği ulusal ve uluslararası düzmece bombalama ya da bomba yakalatma operasyonları ile, lokal bazı sözde istihbarat ya da emniyet birimlerini de kullanarak gizlenmeye çalışmaktadır. Mesele bundan ibarettir. |
|||
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in ve Sair Önceki
Cumhurbaşkanlarının Mason Olup Olmadığı Meselesi Nasıl Da Arada
Kaynadı Gitti
veya
|
|||
İşlerimizin yoğunluğu nedeniyle, bu tür yazı ve incelemelerimizi
ancak vakit bulabildiğimiz ölçüde kaleme alabiliyoruz. Ulusal ve
uluslararası arenada hemen her şeyi gören, fark eden, takip eden
birimlerimizin raporları anı anına da oluşsa, bunların bir dizi
karar aşaması sonucu kamu oyu ile paylaşılma safhasına gelmesi zaman
almaktadır. Bu inceleme, rapor ve hazırlıkların yüzde doksanlara
varan önemli bir bölümü ise mevcut şu aşamada zaten kamu oyu ile
paylaşılmamaktadır. |
|||
İki Kıytırık Parmakla Sahnelenen Yeni Bir Baskı Rejimi Diriltiliş Senaryosu: İstanbul Bilderberg Toplantısı ile Eşzamanlı Yeni Polis Yasası ve Yaklaşan Felaketler | |||
Geçtiğimiz haftalar süresince, ülke tarihinin
bugüne kadar gördüğü en dehşet tekellerden birini oluşturan kartel
medyasının sorgusuz çığırtkanlığı refakatinde körü körüne ve tüm
milleti aptal yerine koyarcasına sahnelenen bir baskı rejiminin
yeniden diriltilişini izledik, hala da izlemeye devam ediyoruz. Bu kepazelik, milletimizin ne ilk ne de son kez aptal yerine konuluşudur. Onun için okullarımızda eğitim yerine ancak ve ancak kesif bir tür beyin yıkama ve sözde üniversitelerimizde ise tarifi imkansız bir tercüme ve kopyacılık furyası üzerine kurulu kara cehalet ve onun bol laf salatalı, renkli cüppeli, ama sıfır içerikli piyonları olmak ve kurgulanmak zorundadır. 1948 ya da en fazla 1960 model psikolojik savaş ve operasyon kitapları ile iş yapmaya soyunan ve kıytırık formasyonu ancak buna yeten, kerameti ancak kendinden menkul, çağdışı bir embesiller güruhu, böylesine yavan ve insan zekasına hakaret edercesine yalan bir düzmece kokteyli milletimize, hem de gözlerimizin içine soka soka yutturmaya kalkmışlardır. |
|||
Çağdışı Bir İşkence Devletinden Adliye ve Adaletsizlik
Enstantaneleri
• Organized Injustice
Shots From A Torture State With Contemporary Make-Up Adalet Komisyonu Başkanlığı: Şikayetlerimizde Belirttiğimiz Hususlara İlişkin İstenen Somut Husus, İsim ve Tezahürler Üzerine Notlar • F. Deniz Şar, 27 November 2005 • |
|||
1. 14 Eylül 2005 tarihli şikayetimizde ve 17 Kasım 2005 tarihli, Adalet Komisyonu Başkanlı’ğına verdiğimiz ifademizde belirttiğimiz konuları, azami ölçüde kişisellikten ve kişiselleştirmekten uzak tutmaya ve özellikle ceza mahkemeleri ve savcılarla ilgili, genel olarak vahim gördüğümüz problemleri, keza genel olarak ifade etmeye özen gösterdim. Ancak, 17 Kasım 2005 tarihli, Adalet Başkanlığına verdiğimiz ifadede, somut isim, yer ve örnekler istenmiş, aksi takdirde, genel olarak ifadelendirdiğimiz hususların çözümünde yeterli ilerleme kaydedilemeyeceği belirtilmiştir. Esasen, somut isimlerin tesbiti ve ifadelendirilmesi, münferit müştekilerin değil, o sistemi yapılandıranların ve yönetenlerin ve onların oluşturması gereken düzenli denetim, eğitim ve ilerleme çalışmalarının görevi olmalıdır diye mütalaa ediyorum. Yani, esasen, somut isimlerin müşteki tarafından zikredilmesi hususuna sıcak bakmıyorum. Bu, o sistemi tasarlayan, yapılandıran ve yönetenlerin işi olmalıdır diye düşünüyorum. Bunun aksi,
i. Maruz kaldığımız
husumet ve düşmanlıkları ve
düşmanlarımızın sayısını arttıracaktır. |
|||
Horrible Justice and Human Rights Scandals in the Middle of Ankara Ankara'nın Göbeğindeki Hukuk Skandalları ve Yargı Kanalı İle İnsan Hakları İhlalleri |
|||
Bu yazı 14 Eylül
2005'i Takip Eden Zaman Zarfında Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet
Sezer, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Sayın Bülent
Arınç, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Sayın Köksal Toptan, TBMM İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Elkatmış, Adalet
Bakanı Sayın Cemil Çiçek, Adalet Komisyonu Başkanı Sayın Uğur
Yıldırım, Nelson Mandela Foundation Başkanı Nelson Mandela,
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği İnsan Hakları Daire
Başkanlıkları ve Dünyadaki Tüm İnsan Hakları Derneklerinin
Başkanlarına İngilizce ve Türkçe Olarak Yollanmıştır. Her fırsatta Televizyonlarda Boy Gösteren Türk Makamları Sorumluluklarının Gereğini Tıpkı Son 70 Senede Olduğu Gibi Yerine Getirmemiş, Şikayetlerimiz Cumhuriyet Baş Savcılığı Tarafından Gerekli Ciddi ve Yeterince Detaylı İncelemelere Tabi Tutulmamış, Tarafımıza İletilen Bant Kayıtları Dinlenmemiş ve Dolayısı İle Şikayet Ettiğimiz Hakim ve Savcıların ve Onların Emrinde İş Gören Emniyet Teşkilatının Birer İntikam Tahtası ve Boy Hedefi Haline Getirilmemizde Bir Sakınca Görülmemiştir. Bugün Meydanlarda ve Televizyonlarda Nutuk Atanlar, Tüm Bu İnanılmaz İnsan Hakları İhlallerine Kayıtsız Kalmakta Birbirleri İle Yarışmışlardır ve Türkiye, Bu Hali İle Demokratik Bir Hukuk Devletini Değil, Demokrasi ve İnsan Haklarından Hiç Bir Surette Nasibini Almamış, Uzatmaları Oynayan, Adam Kayırmacı ve İptidai Bir İşkence Devletini Çağrıştırmaktadır. Aziz Milletimizden Toplanan Vergiler ve Milletimizin Feda Ettiği Kan ve Candan Müteşekkil Devletin Gücü ve Desteği İle Bizlere Kabadayılık Yapmaya Kalkan Bazı Şahıs ve Kurumların Fiili ve Keyfi Uygulamaları, Ülkemizi Tarihinin En Ağır Tazminat Davaları İle Karşılaştırmak ve Türkiye'yi Tüm Dünyaya Bir Kez daha Rezil Etmek Üzeredir. O takdirde, bu ağır faturayı da, devletimizi rezil etmekle ve milletimizin geleceğini karartarak yok etmekle meşgul olduğu anlaşılan bu şahıs ve kurumlar ödemelidir: |
|||
Sahte Einstein'ın Utanmazlık Sınırını Aştığı Gün: Oktay Sinanoğlu, Deniz Şar’ın Tarihi Önemdeki Çalışma ve Yayınlarını İçeren Marka ve Telif Haklarını 19 Mart 2005 Tarihli Bir Canlı Yayında İhlal Etti • Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu, 23 Mart 2005 • |
|||
Kültürel Genetik™ ve Kurumsal Genetik™ kavramlarını tarihte ilk kez 1980 yılında Berlin'de telaffuz ederek, o tarihten itibaren yürüttüğü yoğun bilimsel çalışmaları ve bilimsel tezleri ışığında dünyanın ilk ve tek Kültürel Genetik™ Genel Teorisi’ni 1999 yılında Amerika’da tamamlayarak 2003 yılında New York’ta yayınlayan, dünyanın ilk ve tek Kültürel Genetik™ Teknolojileri şirketi olan Cultural Genetics Technologies™ Corporation’un olduğu kadar, Cultural Genetics™ and Corporate Genetics™ Group International'ın ve Kültürel Genetik™ Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu'nun da kurucusu ve Başkanı Sayın Deniz Şar’ın Marka ve Telif Hakları, Oktay Sinanoğlu tarafından, 19 Mart 2005 tarihli bir canlı yayında ihlal edilmiştir. Kültürel Genetik™ ve Kurumsal Genetik™ kavramlarını tarihte ilk kez telaffuz ederek, keza tarihte ilk kez, olağanüstü bir öneme haiz Kültürel Genetik™ Genel Teorisi ve Kurumsal Genetik™ Genel Teorisi gibi düşünce abidelerini geliştiren, Uluslararası Kültürel Genetik™ ve Kurumsal Genetik™ Teknolojileri Gurubunun olduğu kadar, sair Kültürel Genetik™ ve Kurumsal Genetik™ ile ilgili Uluslararası Araştırma, Düşünce ve Teknoloji Platformları'nın da kurucusu Sayın F. Deniz Şar’ın, yanlızca Kültürel Genetik™ ve Kurumsal Genetik™ konuları üzerine çıkan uluslararası yayınları 2005 yılı Mart ayı itibarı ile şunlardır: |
|||
Türkiye'deki Profesör-Darbukatör-Şantör-Ajan-Provakatör-Tipolojisi
ya da Ülkemizdeki Geri Kalmışlığın Sözde Akademik Boyutları Üzerine
Düşünceler • F. Deniz Şar, 31 Ocak 2005 • |
|||
Yurt dışında ve yurt içinde sunmaya devam ettiğimiz "Kültürel Genetik™ Genel Teorisi’ne Giriş" ve "Kurumsal Genetik™ Genel Teorisi’ne Giriş" ismli konferanslarımıza, çeşitli il ve ülkelerde, vakit ayırabildiğimiz ölçüde devam ediyoruz. Zaman zaman 400 ila 1000 kişiye yakın rakamlara ulaşan dinleyici kitleleri tarafından izlenen bu tarihi konferansların, yurt dışındaki gelişmiş ülkelerde edindiğimiz izlenimlerimizin aksine, maalesef, Türkiye’de yetişmiş olduğu söylenen birtakım sözde profesörler tarafından hiçbir surette anlaşılamadığı gözlemlenmektedir. Çünkü, esasen, gerekli hiçbir ciddi alt yapıları olmadan profesör yapıldıkları anlaşılmaktadır. Kendini çok şey biliyor zanneden bu kara cahillerin, çağın en ileri bilgi düzeyi nezdindeki göreceli cehaletlerinin, kendi geri kalmışlıklarının ve Türkiye’yi gün be gün geri bırakışlarının, farkında olacak bilgi düzeyine dahi sahip olmadıklarını görmekteyiz. |
|||
|
|||
DEŞARJ™ Onursal Başkanı Sayın Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar'ın Görsel Değerlendirme ve Teşhis Videoları (2004) |
|||
|
|||
|
|
||
Home I İletişim I Kitaplar I Konular I Komplo I Söyleşiler I Bültenler I Konferanslar I Çete Raporları I Haberler I Raporlar I Sözlük |
|||
Geri Zekalılara Özel I Psikolojik Savaş Siteleri I Karanlığın Finansörleri I Platforma Giriş Prosedürü I Site Plan I Devam |
|||
Kültürel Genetik I Kurumsal Genetik I Cultural Genetics I Corporate Genetics I F. Deniz Sar |
|||
Cultural Genetics Technologies I Deşarj™ Televizyonu I Deşifre I Site Plan |
|||
Kültürel Genetik™, Kurumsal Genetik™, Cultural Genetics™, Corporate Genetics™, Cultural Genetics Technologies™ ve adı geçen tüm sair isimler, tüm ulusal ve uluslararası telif hakları ve Genel Teorileri ve bu Genel Teorileri oluşturan alt konsept, kavram ve markaları 1980 tarihinden beri Sayın Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar’a ait, her hakkı her ülkede ve her dilde mahfuz, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamülleri ile korunmuş markalardır. Dr. Dr. h.c. F. Deniz Şar’ın yazılı izni olmadan, hiç bir şekil, suret ve teknoloji ile ve hiç bir amaç için kullanılamaz, çoğaltılamaz, yorumlanamaz, alıntı yapılamaz ve kopyalanamazlar. Çağdaş, ulusal ve uluslararası telif ve marka yasa, yönetmelik, düzenleme veya teamüllerini zedeleyen aksi tutum ve davranışlar ayrıca ihtar edilmeden kanuni takibata maruz kılınacaktır. © Copyright, Dr. Dr. h.c. F. Deniz Sar, 1980-2096. Her hakkı Tüm dünyada mahfuzdur. All rights are reserved worldwide. |